Hamilelikte Astım Hastalığı

21 Mayıs 2010 Cuma 0 yorum

Astım olan bir bayan bebek yapmak istediğinde, astım-allerji uzmanı doktorlarca kontrol altına alınmalı, solunum fonksiyonları hamilelik meydana gelmeden hemen önce çok iyi bir seviyeye getirilmelidir. Allerjik astımı olan hastalar, allerjenlerden korunma ile ilgili yeniden bilgi sahibi yapılmalıdır.

Hamileliğin ilk üç ayında yalnızca astım ilaçları değil, bütün ilaçların güvenirliği ile ilgili elimizde maalesef yeterince bilgi bulunmamaktadır. Bu sebepten dolayı özellikle gebeliğin ilk aylarının problemsiz atlatılması sağlanmalıdır.

Hamilelik boyunca hem astım, hem de gebeliğin gidişatı alanında iyi doktorlar tarafından özenle incelenmeli ve takip edilmelidir. Bu doktorlar gerektiği zaman kişinin tedavisi ile ilgili beraber karar vermelidir. Hamilelik bıyunca astım şiddetlenmesi görülebilir. Bu dönemlerin çabucak ve gerektiği zaman sıkı bir tedavi ile geçirilmesi gerekir. Zira büyümekte olan çocuğun oksijen ihtiyacı karşılanmalıdır.

Astım Hastaları normal bir doğum yapabilir mi?
Hamilelik boyunca doğru tedavi uygulandığı taktirde, astım anne ve bebek sağlığını olumsuz yönde etkilemez.Fakat , doktorun belirleyeceği ilaçlar kullanılmaz, düzenli kontroller yaptırılmaz ve astımı kötüleştiren faktörlerden korunulmaz ise; erken doğum, gelişememiş bebek, düşük yapma veya anne adayında hamileliğe bağlı hipertansiyon gibi komplikasyonlar meydana gelebilir

Read more >>

Çocuklarda Görülen Bazı Sorunlar

0 yorum
Serebral palsi (SP): Serebral palsi küçük çocuklarda, be­yindeki bir veya daha fazla bölgede meydana gelen hasar sonucu görülen hareket, kas gücü, duruş, konuşma, görme ve duymada bir dizi anormal­lik olarak tanımlanır.
SP, 400 çocuk­tan birini etkiler ve prematüre do­ğum, RIGG ve enfeksiyon gibi sorunlarla karşılaşılan hamileliklerde daha yaygındır. Beynin hasar gören kı smına bağlı olarak üç tür SP vardır ve bu hastalığa sahip çocuklarda ge­nellikle iki veya daha fazla türün bir­leşimi görülür. Serebral palsiyi belir­lemek için yapılan doğum öncesi bir test yoktur.

bebek Fetal alkol sendromu: Hamilelik sırasında devamlı alkol kul­lanımı, alınan alkol miktarına bağlı olarak fetüse teratojenik (erken) ve toksik (geç) zarar verebilir. Fetal alkol sendromunun (FAS) bulguları, RIGG, doğum sonrası gelişememe, sinir sistemi hasarları ve çocukluk ça­ğında gelişim bozukluğudur. Dikkat eksikliği bozukluğu, dil öğrenmede gecikme ve hafif-orta zihinsel gerilik zamanla ortaya çıkar. Yüzde görülen özellikler arasında mikrosefali, yassı burun kemeri, yüzün orta bölümü­nün gelişmemesi, kısa kalkık burun ve ince üst dudak bulunur. FAS ingilte­re’de her 750 bebekten en az birinde görülür ve öğrenme zorluğunun önemli ve önlenebilir nedenlerinden bir tanesidir.

Patolojik sarılık: Bazen yenidoğan sarılığı, kan grubu uyuşmazlığından kaynaklanan anemi, karaciğer ve tiroit hastalığı veya alyuvarları güçsüzleşti-rerek daha kolay parçalanmalarına neden olan kalıtsal enzim bozulduğu gibi ciddi sorunların varlığına işaret olabilir. Nadir görülen bu sarılık şe­killerine patolojik sarılık denir ve ge­nellikle fototerapi ve hatta kan nakli tedavisi gerektirir. Şiddetli veya be­beğin çok prematüre olduğu durum­larda, karaciğerdeki aşırı bilirubin se­viyesini azaltmak için ilaç verilebilir.

Yarık dudak ve damak: Fetüste üst dudağın ve damağın (ağız çatısı) gelişimi yüzün orta hattındaki dokuların bir araya gelmesiyle olu­şur. Bebeklerin 750′de Tinde olduğu gibi bu gelişim tamamlanamadığında dudakta (tavşan dudak) ve/veya da­makta bir yarık meydana gelir. Bu bo­zukluk doğum öncesi ultrasonlarda tespit edilebilir. Yarık damaklı be­bekler beslenmede zorluk çekerler, damaktaki kemikli çatı eksikliği, emme ve yutmayı engeller ve dolayı­sıyla boğulma riski ortaya çıkar. Do­ğumdan sonra düzeltici ameliyat planlanabilir. Yarık dudak genellikle üçüncü ayda kapanır ama yarık da­mağı ameliyat edebilmek için en az 12. aya kadar beklemek ve tam olarak geliştiğinden emin olmak gerekmek­tedir.

Pilor darlığı: Her 1500 yeni doğan bebekten birini etkileyen bu bozukluk erkeklerde daha yaygın olarak görülmektedir. Midenin altı ve ince barsak arasın­daki pilor kaslarının kalınlaşmasıyla oluşur. Yemek biriktikçe mide, yiye­cekleri üst bağırsağa göndermek için güçlü bir şekilde kasılır. Sorun do­ğumdan hemen sonra beslenme sıra­sında veya beslenme sonrası ısrarcı kusmayla kendini gösterir. Bunun so­nucunda bebek acıkır ve huysuzlanır, su kaybına uğrar ve kilo kaybeder. Pilor darlığı karın muayenesinde ka-sdmış mideyi hissederek teşhis edilir ve ultrason ya da baryum içilerek çe­kilen röntgenle doğrulanır. Kası gev şetmek için yapılan acil ameliyat so­runu tamamen ortadan kaldırır.

Göbek fıtığı (umbilikal fıtık): Bu rahatsızlık göbek kordonunun be­beğin karnına girdiği yerdeki karın duvarı kaslarının zayıflamasıyla olu­şur. Bebeğin göbeğindeki ufak çıkın­tıda barsakların bir kısmının görül­mesi yaygındır. Afro-Karayip bölgesindeki bebeklerde yüksek oranda olmak üzere bebeklerin yüzde 10′unda görülmektedir. Genellikle zaman içinde kendiliğinden kapanır.

Kasık fıtığı (inguinal fıtık): Kasık bölgesinde bulunan alt karın duvarındaki zayıflıktır ve doğum son­rasında inguinal kanalın kapanama-ması nedeniyle oluşur, yeni doğan be­beklerin yüzde 3′ünde görülür ve genellikle çift taraflıdır. Hamilelik sı­rasında erkek bebeğin testisleri in­guinal kanaldan geçerek skrotuma ulaşır. Testisleri olmamasına rağmen, kızlarda da inguinal kanal bulun­maktadır ve onlarda da fıtık görülme olasılığı vardır.

Fıtıklar daha çok prematüre olan, Kistik Fibroz görülen bebek­lerde ve inmemiş testisleri olan erkek bebeklerde görülür. Çıkıntı içe­risindeki dokular karın boşluğuna iti-lebildiği takdirde endişelenmeye ge­rek yoktur. Ama bazen fıtığın içine barsak kıvrımı sıkışarak barsaklan tıkar. Sıkışmış fıtıklar acil ameliyat ne­denidir. Barsaklan kurtarabilmek ve karın duvarı bozukluğunu onarabil-mek için derhal müdahale edilmelidir.

Hipospadias: Bu yaygın anormallik her 500 erkek bebekten birinde görülür, idrar ka­nalının açılma noktası penis başının ucunda değil alt tarafında bulunur. Penis aşağı doğru kıvrılabilir ve sün­net derisi (yani prepuce) örtülü gibi görünür. Bazen idrar kanalı açılma noktası skrotumun çok arkasında veya penisin üst tarafında (epispadias) bulunur. Bir yıl içerisinde iyi­leştirici ameliyat yapılabilir.

İnmemiş testisler: Yeni doğan bebeklerin 125′te l’inde görülür. Vakaların yüzde 15′inde her iki testis de inmemiştir. Çoğunlukla testisler dokuzuncu ayda kendiliğin­den iner ama eğer bu zamandan sonra da sorun devam ederse bu testis kan­serine, sperm üretme bozukluğuna ve kısırlığa yol açabilir.

Kapalı anüs: Anüsün açılma noktası ince zarlarla mühürlü olduğu için ya da rektum ve anal kanal arasındaki geçidin geliş­memesinden (anal atrezi) dolayı anüs kapalıdır. Hamileliğin sonuna doğru bebeğin alt bağırsağı şişer ve bu ult-rasonda görülebilir. Doğum sırasında tüm bebekler incelenir ve eğer gere­kirse düzeltici ameliyat yapılır.

Kalça çıkığı: Doğuştan gelen bu bozukluk rutin do­ğum sonrası kontrollerde her 200 bebekten birinde görülmekte­dir. Kızlarda, sol kalçada, çoğul hami­leliklerde, makat gelişli doğan veya Down Sendromu veya Nöral Tüp Defektı görülen bebeklerde daha yaygındır.

Eğer kalça çıkıksa, kalça eklemi dengesizdir ve dizler kalçalara doğru kıvrıldığında ve bacaklar dışa doğru çevrildiğinde tıkırtı sesleri gelecektir. Sorun ortopedik manipülasyonla ve ilk aylarda kalçayı sabit tutmak için takılan atel ile çözülebilmektedir.

Çarpık ayak: Bu durumda bebeğin ayakları içeri doğru çarpıktır (equino varus) ve ayak tabanları birbirine dönüktür. Çok na­dir olarak ayakların dışa doğru dönük olduğu (calcaneo varus) durumlar da olabilir. Çarpık ayak hamilelik sıra­sında yapılan ultrasonda teşhis edile­bilir, sorun genellikle aileseldir.

En hafif şekli hamilelik sırasında ayakların anormal pozisyonda olma­sından kaynaklanır ve genellikle do­ğumdan birkaç ay sonra kendiliğinden düzelir. Ancak eğer ayaklar kolayca doğru pozisyona getirilemiyorsa, dü­zenli fizik tedavi ve bebeğin yürüyüşü­nün düzelebilmesi için aylarca düzeltici atel takması gerekebilir. Çok ciddi du­rumlarda yıllar içerisinde pek çok kez ameliyat yapılması gerekebilir.

Read more >>

Hamilelik Döneminde C Vitamini

0 yorum
Beslenme Düzeniniz
Hamilelik döneminde meyve ve sebze tüketmek önemlidir. Faklı mevsimlerde, farklı ürünler mevcut olduğundan, diye­tinize bunlarla oldukça kolay bir şekilde çeşitlilik ekleyebilirsiniz.Vitamin, mine­ral ve lif açısından harika kaynaklardır. Çeşitli besinler almak, size demir, folik asit, kalsiyum ve C vitamini sağlar.

Lezzetli ve Düşük Kalorili C Vitamini Kaynakları

C vitamini içeren beş mükemmel kaynağı diyetinize eklemek çok ko­lay ve üstelik kilonuza dikkat edi­yorsanız, kalorileri de düşük!

Aşağı­dakileri deneyin:

• çilek – 1 kâse 94 mg C vitamini içerir
• portakal suyu – 1 kupa 82 mg C vitamini içerir
• kivi – 1 orta boy 74 mg C vitamini içerir
• brokoli – 1 kâse, pişmiş 58 mg C vitamini içerir
• kırmızı biber – 1 orta boy 57 mg C vitamini içerir

~ C Vitamini Önemlidir

C Vitamini hamilelik döneminde ol­dukça önemlidir. Fetal doku gelişimi ve demir emilimi açısından gereklidir. Son araştırmalar, C vitamininin preeklempsi-yi önlemeye yardımcı olduğunu belirtir. Bu vitaminin yetersizliği erken doğumla ilişkilendirilir; C vitamini amniyotik ke­senin oluşmasına katkıda bulunur. Öne­rilen günlük doz 85 mg’dır – bu doğum öncesi vitaminin içerdiğinden biraz daha fazladır. İhtiyacınız olan ekstra C vita­minini bu vitaminin bulunduğu meyve ve sebzeleri bol bol yiyerek alabilirsiniz.

Her gün, C vitamini açısından zengin bir veya iki porsiyon meyve ve ekstra demir, lif ve folik asit için en azından bir koyu yeşil veya sarı sebze yiyin. Se­çebileceğiniz meyve ve sebzeler ile porsiyon miktarları aşağıda belirtilmek­tedir:

• üzüm – 3 kâse
• muz, portakal, elma – 1 orta boy
• kuru meyve – 1 kâse
• meyve suyu – 1 kupa
• konserve veya pişirilmiş meyve 1/2 kâse
• brokoli, havuç veya diğer sebzeler 1/2 kâse
• patates – 1 orta boy
• yeşil yapraklı sebzeler- 1 kâse
• sebze suyu – 3/2 kupa
Tavsiye edilen dozun üstünde C vita­mini almayın; çok fazla C vitamini mi­denizde kramplara ve diyareye neden olur. Ayrıca bebeğinizin metabolizması­nı olumsuz yönde etkileyebilir.

Read more >>

Cilt Güzelliği İçin Pratik Doğal İlaçlar

0 yorum
Cildinizde oluşan leker, donuk ve matlaşmış ciltler hatta kırılmış tırnaklarınız için başucu rehberi olabilecek pratik ve ilginç öneriler sunmak istiyoruz. Acil durumlarda sorunlarınızı gidermeye yardımcı olmasını umuyoruz.

Güneş Lekeleri için Yarım limon

Güneş lekelerini gidermek için limon kullanabilirsiniz. Limonun cildi beyazlatma özelliği olduğunu biliyor muydunuz. Aynı zamanda antiseptik özelliği ile yaraları iyileştirir, şeker içerdiğinden cildi besler ve gerginleştirir. Osmanlı sultanları için ten beyazlığı ve temizliği ön planda olduğundan o dönemlerde cildi beyazlatma yöntemi olarak limon kullanılırmış. Siz de kestiğiniz limonu ellerinize ve cildinize sürüp bir kaç dakika bekletebilirsiniz. Özellikle lekeli bölgelere uyguladığınızda değişimi görebilirsiniz.

Kibrit kutusu ile kırılan tırnakları törpüleyin

İşyerinizde ya da dışarıdasınız ve tırnağınız kırıldıysa dert etmeyin, törpünüzü yanınızda taşımıyorsanız kibrit kutusu yardımı ile kırılan tırnağınızı törpüleyerek düzeltebilirsiniz. Bu işlem için kibrit kutusunun yan taraflarındaki yakma kısımlarını kolaylıkla kullanabilirsiniz.

Kahvenin özellikle de Türk kahvesinin yararları bilinmekteyken bir faydasını da biz söyleyelim. Gün içinde dostlarınızla kahve keyfine doyum olmaz. Hoş sohbetler ve kahve keyfinden sonra fincanın içinde kalan kahve telvelerini atmayın. Bir miktar Bepanten krem ile karıştırp yüzünüze dairesel hareketlerle masaj uygulayarak sürün. On dakika bekledikten sonra temizleyin. Bu doğal peeling sayesinde cildinizdeki ölü derilerin temizlendiğini ve parladığını görebilirsiniz.

Kirpiklerde Doğal Görünümler için Eski Maskaraları Atmayın


Maskaralarınızın tarihinin geçtiğini düşünebilirsiniz yalnız hemen atmayın, yeniden kullanabilirsiniz. Eski maskarayı alt kirpiklerinize uygularsanız oluşan tortuları temizlemeniz de kolaylaşır, ayrıca kirpiklerinizde çok daha doğal görünümler elde edebilirsiniz.

Kurumuş Dudaklara Bal

Özellikle soğuk kış dönemlerinde sorun olur kuru ve çatlamış dudaklar. Siz de yumuşak ve pürüzsüz hem de daha canlı görünümlü dudaklar için bal ve şekeri karıştırıp dudaklarınıza sürebilirsiniz, böylece bir süre beklerseniz etkileri fark edilebilir.

Read more >>

Lazer Epilasyon

0 yorum
Lazer epilasyon hem bayanların hem erkeklerin mevcut tüy sorunlarından kurtulmak için başvurdukları kalıcı yöntemdir. Lazer epilasyon ile ilgili genel bilgileri aktarmadan önce tecrübeye dayanan bilgilerin daha faydalı olacağını düşünerek lazer epilasyon uygulaması yaptırmış biri olarak mutlaka dikkat etmeniz gereken bir kaç konuya değinmek istiyorum.
Zira yanlış bazı yöntemler yüzünden iki farklı lazer epilasyon merkezine gitmiş ve birinden asla verim alamamakla birlikte hafif yanık vakaları atlatarak başka bir merkeze yönelmiş ve yüzde yüz başarı ile lazer epilasyon seanslarımı tamamlamış ve lazer epilasyonun kalıcı sonucuna ulaşmış biri olarak Lazer epilayondan kalıcı başarı elde elde etmek istiyorsanız:

1) Mutlaka konusunda uzman olan hekimlere başvurun.

2) Mutlaka cilt tipinize, cilt renginize ve tüy yapınıza uygun olan lazer epilasyon cihazlarının kullanıldığına emin olun.Yani esmer tenli bir kişiye uygulanan Lazer epilasyon cihazı ile beyaz tenli kişiye uygulanan cihazın farklı olması gerekir.Tüy yapınıza yani kalınlığına,sıklığına göre lazer epilasyon cihazının derecesinin uzman tarafından bilinçli şekilde yapılması sizi muhtemel yanık vakalarından koruyacaktır.

3) Mutlaka seans aralıklarına dikkat edin.İki seans arasında en fazla 40 gün koyun.Zira seanslar arasındaki sürede tüy köklerinin güçlenmesi gecen süreye göre artıyor dolayısıyla seans aralarında ortalama 40 günü geçirirseniz tüy kökleriniz güçlenip seans sayılarının uzamasına lazer epilasyonun daha geç cevap vermesine diğer yandan da seans sayısı arttıkça ödeyeceğiniz ücretinde artmasına maruz kalabilirsiniz.

4) Mutlaka seans aralarında azda olsa çıkan tüyleri alma hatasından uzak durun her ne kadar ağda vb gibi epilasyon dışındaki yöntemlerle seans arasında acil olursa tüy sorunuza çözüm için kullanabilirsiniz denilse de ben asla iki seans arasında çıkabilecek tüylerin hiç bir yöntemle alınması taraftarı değilim kaldı ki bir uzmana lazer epilasyon yaptırıyorsanız iki seans arasında gözle görülmekte zorlanacak kadar az tüy çıkar.

Bunun dışında genel bilgilere değinecek olursak

Lazer epilasyondan önce ne gibi hazırlıklar yapmalısınız?

Hangi bölgeye lazer epilasyon yaptıracaksanız son 3 hafta o bölgedeki tüylere ağda, ip, cımbız, epilatör kullanmayın. Epilasyondan bir gün öncesi jiletle veya makasla ten üzerinde görüleşebilecek kadar kısaltın.

Tüylere uygulanan sarartma gibi maddeleri kesinlikle kullanmayın.
Uygulanacak bölgeye asla parfüm, krem gibi ürünler sürüp gitmeyin.

Lazer epilasyon kaç seansta başarıya ulaşır?

Uygulanan bölgeye göre seans sayısı değişiklik gösterse de genel olarak bikini ve genital bölge, koltuk altı gibi bölgeler 4 en fazla 5 seans da biter.Diğer bölgelerde alanın büyüklüğü,kıl sayısı,ve kıl kökünün kuvvetli oluşuna bağlı olarak 4 ila 7 seans arası değişebilir.

Lazer epilasyon seans aralıkları ne kadar olmalıdır?

Genel olarak 4 hafta ile 6 hafta arasıdır.

Lazer epilasyon her seansı kaç dakika sürer?

Bikini, genital, koltukaltı gibi alanlar 5 dakika,yüz bölgeleri 2 dakika,bacaklar 30 dakika gibi bir zaman dilimini kapsar.

Lazer epilasyon seans sonrası iz kalır mı?

Seans sonrası ilk birkaç saat kırmızılık görülebilir normaldir.

Lazer epilasyonda acı hissedilir mi ?

Uygulanan bölgeye ve kişiye göre değişmektedir ancak genel olarak acı hissedilmez.

Lazer epilasyon sonrası sağlanan sonuç kalıcımıdır?

Uzman kişilere yaptırılan lazer epilasyon sonucu tüy sorununuz tamamen ortadan kalkar.

Lazer epilasyon erkeklerde de uygulanır mı?

Evet. Hem erkek hem kadın herkeze uygulanabilir.

Lazer epilasyon kıl dönmesine çözüm olur mu?

Kesinlikle evet.

Lazer epilasyon kanser yapar mı?

Kesinlikle yapmaz tam tersi kanser hastalarında tedavi amaçlı lazer ışınları kullanılır.

Lazer epilasyon hangi bölgelere uygulanır?

Kaşlar ile gözler arasında kalan bölge dışında bütün vücuda lazer epilasyon yaptırabilirsiniz

Lazer epilasyonda en sorunlu bölge neresidir?

Yüz bölgesidir. Çünkü yüz bölgesindeki tüyle daha ince daha renksizdir doğal olarak da lazer ışınlarının tüyleri okuması zorlaşmaktadır.

Lazer epilasyon fiyatları nedir?

Her merkez kendi fiyatını kendi belirler. Genel olarak uygulanan sık politikalar seans sayısı artıkça ücretin indirime gitmesi veya tüm seans ücretleri toplu halde bir defada ödenmesi durumunda indirime gidilmesi gibi kampanyalar yapılmaktadır.

Lazer epilasyon sonrası nelere dikkat edilmeli?

Lazer epilasyon yaptırdık dan sonra asla solaryuma girmemelisiniz,mümkün olduğunca güneşin zararlı etkilerinden uzak durmalısınız eğer güneşe çıkmanız gerekiyorsa güneş koruyucu kremlerden kullanmalısınız zira bunlara dikkat etmezseniz lazer epilasyonun uygulandığı bölgede güneşe ve solaryuma bağlı lekeler oluşacaktır.

İlk bir hafta kese gibi cildi tahriş edecek uygulamalardan uzak durun.

Lazer epilasyon yaptırdığınız bölgedeki kıllar 3 gün içinde dökülmeye başlar elle tuttuğunuz anda elinize gelecektir. Bu yüzden sabırsız davranıp ağda cımbız gibi yöntemlere asla başvurmayın hatta mümkünse hiç bir yönteme başvurmadan seans aralarını atlatın.

Read more >>

Gıda Zehir­lenmeleri

0 yorum
Botulısmus, ender görülen bir çeşit gıda zehir­lenmesidir Bozuk etlere, sebze ve sebze konservelerine yerleşen Clostridium botulinum adındaki bir bakterinin meydana getirdiği tok­sinlerin sinir sistemini etkilemesi ve diyafra­mın paralizisi ile sonuçlanan bir hastalıktır.

Bulantı, kusma, baş dönmesi ve bazen ishal ile başlar. Çok defa geçici bir iyilik döneminden sonra toksinin, merkezî sinir sistemine yerleş­mesi sonucu hastalık belirtileri kendini göste­rir. Gözbebeklerinde genişleme, gözkapakiarında ve adalelerinde felçler, körlük, konuşma ve görme bozuklukları vardır. Bilinç çok defa açıktır. Olayların % 20’sinde ölüm, kalp veya solunum felci ile olur.

Tedavi için hasta hemen hastaneye kaldırıl­malı, midesi yıkanmalı ve polivalent antitok­sin uygulanmalı, damardan serum verilmeli­dir. Ayrıca Guanidin adındaki ilâç uygulanabi­lir.
Hastalıktan korunmak için konserve yiyecek­lerin yeniden kaynatılmadan yenmemesi öne­rilir

Read more >>

Pratik Makyaj Nasıl Yapılır

0 yorum
Bazen aniden dışarı çıkmamız gerekebilir. Ama yataktan kalktığımız gibi de çıkamayız. Çok kısa zamanda çok güzel ve pratik bir makyaj yapmak gerekir. İşte böyle durumlarda kadınların nasıl bir taktik izleyeceğini aşağıda detaylı bir şekilde anlattık.
Doğru tonu seçin: Çoğumuzun yaptığı şey moda olan herhangi bir rengi almadan önce elimizin üst yüzeyinde denemek. “Ruju parmak ucunda denemek daha iyi bir fikir” diyor ünlülerin makyaj sanatçısı Starley Murray, “Bu şekilde rengi yüzünüzün yanında tutabilir ve nasıl göründüğüne bakabilirsiniz.” (Ayna yok mu? Parmak ucu yine de daha iyi çünkü dudağınızın hem yapısına hem rengine daha yakın bir tercih)

Kuru ciltten kurtulun: Dişlerinizi fırçaladıktan sonra diş fırçanızla dudaklarınızı da fırçalarsanız ölü deriden kurtulursunuz ve rujunuz daha güzel uygulanır, kaygan ve yumuşak.

Çizgileri doldurun: Ağzınızı kapatın ve renklisini uygulamadan önce renksiz bir parlatıcıyı dudak çizginizin hafifçe dışına taşırın. Dudaklarının üzerinde hafif kırışıklıklar olanlar için çok faydalı bir yöntem; “görünmez pudra gibi” diyor bir diğer ünlü makyaj uzmanı Shalini Vadhera,”Rujunuzun bulaşmasını da önler.”

Ömrünü uzatın: Rujunuz yemek boyunca dudağınızda kalsın istiyor ama ömrünü uzatabilecek formülleri sevmiyor musunuz? İşte makyaj gurusu Laura Mercier’den bir ipucu; normal bir lipstick ile bir kat çekin, sonra tek katlı bir peçeteyi dudaklarınızın üzerine bastırın ve fırça ya da sünger ile yumuşakça bu peçete üzerinden pudralayın. Rengin sabitlenmesine ve uzun süre muhafaza edilmesi için muhteşem bir taktik.

Dolgunlaştırın: Son dokunuş için alt dudağınızın ortasına altın ya da gümüş tonlarında bir lipstick ile dokunun. Bunun dolgun dudaklara sahip olmak için en kısa ve hızlı yol olduğunu hangi makyaj ustasına sorsanız söylüyor. Ama unutmayın ki dudaklarınızı emer ya da büzerseniz Jolie etkisini kaybedersiniz.

GÖZLER

Sarkmalarla savaşın: Kaşınızın tam altındaki bölgeyi beyaz ya da benzer açık tonlarda bir far ile hafifçe renklendirin diyor Trucco kozmetiklerinin sanat direktörü Jo Davis; “Yüzünüzün aydınlanmasına ve kaşlarınızın olduğundan kalkık gözükmesine sebep olur ki bu da yorgun gözleri güzelleştirmek için önemlidir.”

Eye liner’ınız bulaşmasın: Eye linerı kalem ya da ince bir fırça ile uygulayın ve sonra uyumlu bir renkteki toz far ile üzerinden geçin. Daha da uzun süre dayanması için, far fırçanızı göz kapağınıza sürmeden önce Visine ile ıslatın.

Gözlerinizi daha büyük gösterin: Kirpiklerinizin dibine bir kirpik kıvırıcı yerleştirin ve yavaşça uçlara doğru çekin, gittikçe bastırarak diyor Sidney’den makyaj uzmanı Napoleon Perdis.

Rimele gelince: Suya dayanıklı rimellere bayılıyor ama çıkartmak için uğraşmayı sevmiyor musunuz? Ünlülerin kendilerini ellerine teslim ettiği Nick Barose önce bir kat normal maskara, sonra üzerine de su geçirmeyenini sürerek bu soruna çözüm getirebileceğinizi söylüyor: “Bu şekilde suya dayanıklı formül kirpikleriniz yerine normal rimel katına kilitlenir ve böylece istediğiniz zaman çok daha kolay çıkar.”

Gözlerinizi genişletin: Daha tazelenmiş görünmek için beyaz göz kalemi kullanın – fakat bu sefer gözlerinizin altına, üstüne değil. Alt kirpik aralarına ve göz içine yavaşça sürün ve gözyaşı kanallarına gelmeden durun.

KUSURSUZ BİR YÜZ

Kusurları kapatın… stratejik olarak: Tüm yüze fondöten – ya da çok fazla kapatıcı- sürmeniz yapay görünebilir hatta hissettirebilir diyor Mercier. Ve sadece ihtiyaç duyulan alanlarda kullanılmasını öneriyor. (İhtiyaç olmayan yerlerde bırakın kendi cildiniz parlasın)

Yumuşak bir dokunuş deneyin:
Yüzük parmağınız makyaj uygulamak için en uygun araç diyor Davis, çünkü en zayıf olanıdır. Çok daha güçlü olan işaret parmağı rengi çok yoğun uygulayabileceği gibi nazik cildinizi fazlasıyla hırpalayabilir de.

Parlayın: Her yüzün doğal gölgeleri vardır ve onları aydınlatırsanız çok daha iyi görünürsünüz diyor Kevyn Aucoin Beauty’den makyaj sanatçısı Craig Jessup. Bu gölgeleri bulmak için, aynada kendinize gülümsemeniz yeterli; “Daha karanlık alanları göreceksiniz – alt dudağınızın altı ya da gözlerinizin iç köşeleri gibi”. Bu bölümleri aydınlatmak için, parlak beyaz göz farından faydalanabilirsiniz.

Ufak bir yüz germe operasyonu: Allığınızı sürmeye elmacık kemiğinin üst kısmından başlayın ve sonra yanağınız boyunca yatay olarak fırçalayın – çapraz ya da aşağı doğru değil – yüzünüzün ortasına gelene kadar. “saç diplerinizde koyu olan allık elmacık boyunca azaldığında yarattığı etkiye bayılacaksınız, tersi yerin” diyor Murray, “Çünkü sizi çok daha genç gösterecek.”

Read more >>

Zayıflamanın Püf Noktaları

0 yorum
Diyet yaparken yaşadığımız problemlerden biri de hangi besinden ne kadar tüketeceğimizi belemememiz. Bir günde tüketmemiz gereken kalori ve yağ miktarından, çok fazla açıktığımızda ne yiyeceğimize ya da kalsiyum gereksinimimizi kesinlikle sütten mi alacağımıza değin pek çok soru kafamıza takılır ve bunlara bir cevap bulmak isteriz. Bu yazımızı çok kapsamlı hazırladık ve bu yazıda kafanıza takılan her türlü soruya cevap bulabileceksiniz.İşte, diyetle alakalı en fazla sorulan sorular ve uzmanların verdikleri cevaplar:

1- Yumurta kolesterol açısından kötü mü?: Uzmanların verdikleri bilgiye göre, yumurta alımında ölçülü olduğunuz sürece hayır. Yumurta, bünyeniz için gerekli olan protein, K vitamini, riboflavin ve selenyumu karşılamak için harika bir kaynak. Yapılan incelemeler, yumurta sarısının 213 mg kolestrol içeriyor olmasına karşın, haftada iki tane yumurta tüketmenin kandaki kolesterol düzeyi üzerinde hiçbir kötü etkide bulunmadığını kanıtlıyor.

2- Günde kaç kalori almalıyım?: Öncelikle, dengeli bir beslenme programı uygulayarak vücudunuzdaki her yarım kilo için on kalori almalısınız. Buna, günlük hareket durumunuza göre, 400-700 kalori daha eklemelisiniz. Örneğin altmış beş kiloda aktif bir kadının günlük alması gerekli kalori miktarı iki bin dolayındadır ve bu kişinin, haftada 1 kilo vermek istediğinde, günlük kalori miktarından beş yüz kalori daha az beslenmesi yeterlidir. Şayet siz daha kalıcı çözümler istiyorsanız, diyetiniz boyunca günlük kalori miktarından iki yüz elli kalori indirin ve 250 kaloriyi yaktıracak kadar da hareket yapın.

3- Kilo vermek isterken günlük almam gereken ortalama yağ miktarı ne kadardır?: Yapılan incelemeler gösteriyor ki, günlük aldığınız kalori miktarının yüzde on beşi, diyet yapıyor olun ya da olmayın her 2 durumda da yağlardan sağlanıyor. Bu oran; kalp krizi, obezite ve diyabet riskini en aza indirmek için yeterli. Mesela, 1500 kalorilik bir diyet yapıyorsanız alabileceğiniz yağ miktarı elli gramla sınırlı.

4- Karbonhidrat niçin egzersiz için de büyük önem taşır?: Vücudumuzda glikojen olarak depolanan karbonhidratlar, kas gücünü arttırmada son derece önemli rol oynar. Ayrıca, aşırı olmamak kaydıyla vücudumuzda depoladığımız yağlar da aynı etkiyi gösterir. Kas gelişiminde önemli rol oynayan glikojeni vücudunuza tedarik edebilmek için, egzersiz çalışmalarınız sonrası karbonhidrat içeren yiyeceklerden yemelisiniz. Mesela 90 dakikalık bir egzersiz sonrası, fırınlanmış patates, bir porsiyon meyve veya kepekli krakerler iyi birer seçim.

5- Kahvede bulunan kafein kemiklerimi zayıflatır mı?: Diyetisyenlerin verdikleri bilgiye göre, hayır. Çok aşırı miktarda kahve içmiyorsanız böyle bir durum söz konusu değil. Gene de kafeinin kemikleriniz üzerindeki zararlı etkilerinden endişe duyuyorsanız, kahvenizi sütle içmeyi deneyin.

6- Yüksek tansiyon problemim yoksa tuza dikkat emmeme gerek var mı?: Tuz, şeker ve un, üç zararlı beyaz. Bu nedenle, kullanacağınız tuz hep az olmalı.

7- Besleyici değerleri bakımından vücudum için en yararlı 5 sebze hangisi?: İster koyu yeşil olsun isterse kırmızı, isterse portakal rengi veya sarı, bütün sebzeler harika birer besleyici ve vücudumuzu hastalıklara karşı dirençli hale getiriyorlar. Diyetisyenlerin verdikleri bilgiye göre, herbirinin ayrı yararları olmakla birlikte, düzenli olarak alındıklarında vücudumuz için en yararlı sebzeler şunlar:

Ispanak, iyi bir folik asit kaynağı, kansere karşı koruyucu etkisi var, A vitamini ve kalsiyum içeriyor; havuç, harika bir A vitamini kaynağı; tatlı patates, A ve C vitaminleri içeriyor; brokoli, A ve C vitaminleri ile folik asit içeriyor; sarımsak, kansere karşı çok etkili pitokimyasallar içeriyor.

8- Hangi yiyecekler kolestrolü düşürür?: Lif bakımından zengin sebzeler, örneğin yulaf, fasulye ve soyalı besinler, kolesterolü düşürüyor. Bunlar, kandaki kolesterol miktarını dengeleyici özelliğe sahip bulunuyor. Kolesterolünüz yüksekse, özellikle az yağ içeren bir diyet yapmalısınız. Aldığınız yağ miktarını azaltmak için meyve ve sebze ağırlıklı öğünler yemelisiniz ve kırmızı eti azaltmalısınız. Ayrıca süt ve süt ürünlerinden de yağsız olanları tercih etmelisiniz.

9- Günde 8 bardak su içmek neden önemli?: Vücudumuzda oluşan en temel kimyasal reaksiyonların tümü suya gereksinim duyar. Su; sindirimde, metabolizmanın düzenlenmesinde, vücut ısısının ayarlanmasında, kan basıncında ve fitness performansında direkt etkilidir.

10- Karnım açlıktan kazındığında bunu nasıl giderebilirim?: Bunu tamamen geçiremezsiniz; fakat kendinize en zararsız biçimde üstesinden gelebilirsiniz. Bunun için, diyetisyenlerin belirledikleri stratejilerden birini deneyebilirsiniz. Dilediğiniz yiyecekten ufak miktarlarda yiyerek açlığınızı gidermeye çalışın. Canınızın çektiği yiyeceklerin benzer diyet versiyonlarından deneyin. Hala açlığınızın önüne geçemediyseniz, arkadaşlarınızla birlikte olmayı ve açlığınızı aktivitelerle unutmayı deneyin.

11- Şeker şişmanlatır mı?: Diyetisyenlerin verdikleri bilgiye göre, teknik olarak yağ içermediğinden, hayır. Şeker, saf karbonhidrattan oluşur ve biz bu ihtiyacımızı aynı şekilde ekmekten, meyvelerden de karşılayabiliriz. Ama tabii ki şeker kalori içerir. Bazı şekerli yiyecekler, sözgelimi kurabiyeler ve krakerler, aynı zamanda yağ da içerir. O halde, çok fazla şekerli gıda tüketimi kısa sürede yağ birikimleri olarak vücudumuzda yerini alacaktır.

12- En sağlıklı yağ hangisi?: Zeytinyağı kesinlikle en sağlıklı olanı. Zira, doymuş yağ oranı düşe aynı etkiyi gösterir. Kas geük, doymamış yağ oranı yüksek rafine bir yağ. Göğüs kanseri riskini azalıyor ve kolesterol üzerinde kötü etkileri bulunmuyor. Margarin ve tereyağı gibi doymuş yağlar damar tıkanıklığına sebep olur ve böylece yüksek tansiyon ve kalp krizi riskini arttırır. Hidrojene bitkisel yağ gibi kimyasal reaksiyonlardan geçirilmiş yağlar da kolesterol üzerinde kötü etkilerde bulunur. Diyetisyenlerin verdikleri bilgiye göre, yumuşak doymamış margarinler diyet yaparken en uygun seçim. Eğer tereyağı konusunda ısrarcıysanız, light çeşitlerini zeytinyağı ile birlikte kullanmanızda fayda var.

13- Metabolizmayı özellikle güçlendiren yiyecekler var mı?: Diyetisyenlerin bu soruya yanıtı, hayır. Söylenildiğinin aksine, balarısı polenleri ve greyfurt da böyle bir etkide bulunmuyor. Bazı baharatlı yiyeceklerin metabolizmayı hızlandırdığı doğru olsa da, bunun vücut üzerindeki etkileri oldukça zayıf. Eğer metabolizmanızı güçlendirmek istiyorsanız, ağırlık kaldırma egzersizleri sizin için çok yararlı olacaktır. Kaslarınızı zorlayarak kaldırdığınız her yarım kilo için günde 35 kalori yakabilirsiniz.

14- Çok az yağ yemek mümkün mü?: Tıpkı bir araba gibi, vücudumuz da hareket etmek için yağa gereksinim duyar. Özel olarak yağ asitleri, hücre onarımında ve yenilemelerinde de iş görür. Et, balık, fındık gibi besinlerden aldığımız yağlar, aynı zamanda hormonları düzenleyici ve sinir sistemini güçlendirici etkilere sahip. Her ne kadar çoğu uzman günlük kalori miktarının yüzde 15′inin yağdan karşılanması gerektiği görüşünde birleşse de, yapılan son araştırmalar, yüzde 10′un da yeterli olduğunu gösteriyor.

15- Acıktığım zaman neden çekilmez bir insan oluyorum?: Kötü gününüzde olsanız dahi, dayanılmaz olmanızın sebebi, fizyolojik olarak açlığınızdan ileri geliyor olabilir. Diyetisyenlerin verdikleri bilgiye göre, vücuttaki kan şekeri düştüğünde, otomatik olarak kanınızdaki adrenalin ve daha birkaç hormonun işlevi de azalır ve bunun sonucu sinirlilik, kan basıncınızın artışıyla doğru orantılı olarak gerginlik görülebilir. Eğer sık aralıklarla azar azar yemek yemeye vakit ayıramıyorsanız, yanınızda bir meyve veya atıştıracak krakerler taşımanızda yarar var.

16- Hiçbir şey yemeyerek zayıflamak tehlikeli mi?: Bu tarz girişimler son derece tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Vücudunuz iki günden fazla aç kaldığında, karbonhidrat ve protein gibi en temel ihtiyaçlarını kaslardan karşılamaya kalkacaktır. Ayrıca büyük su kaybına da rastlanır. Bunun sonucu olarak da baş ağrısı, baş dönmesi, sıkıntı gibi olumsuz belirtiler görülebilir. Aç kalınan süre arttıkça, oluşması muhtemel tehlikeler de daha ciddi boyutlar kazanacaktır.

17- Baharatlı yiyecekler ülser yapar mı?: Yapılan araştırmalar, peptik ülserin gerçek sebebinin mideye yerleşen bir bakteri olduğunu gösteriyor. Günümüzde ülser tedavisinde diyet yanında bu bakteriyi etkisiz hale getiren ilaçlar da kullanılıyor.

18- Izgaranın kansere yol açtığı doğru mu?: Diyetisyenlerin verdikleri bilgiye göre, direkt olarak hayır; ama kanser riskini arttırdığı doğru. Biftek, tavuk gibi et yağları kömür üzerine düştüğünde çıkan dumanın kanserojen etkileri olduğu biliniyor. Yapılan çalışmalar, mangaldan önce etleri marine etmenin bu tehlikeyi azalttığını gösteriyor. Diğer bir sağlıklı yöntem de etleri önce mikro dalgada pişirip en son mangalda çevirerek servise sunmak.

19- Gece yatmadan önce bir şeyler atıştırmak zararlı mı?: Gece yarısı yediklerinizi sindirmeniz iyice zorlaşır. Hele bir de yedikleriniz abur cubursa. Diyetisyenler, yatmadan önce bir şeyler atıştırmak istiyorsanız meyve veya bir kase yoğurt yemenizi ya da bir bardak süt içmenizi öneriyor.

Read more >>

Saç Dökülmesi Neden Olur?

0 yorum
Erkeklerde kadınlara oranla daha çok görülen saç dökülme sorunu belli orana kadar normaldir. Örneğin bir insanın günde 50 ila 100 tel arası saçının dökülmesi gayet normaldir.Günlük dökülen saç tellerinizi saymanız mümkün değildir ancak önceki günlere nazaran saçlarınızın dökülme seyrinin arttığını tarağınızda, lavabonuzuda, banyonuzda gözlemleyebilirsiniz.


Erkeklerde saç dökülmesi ilk önce alnın iki tarafından veya tepede ufak bir kısımdan başlayarak dökülür. İlerki dönemlerde bütün başı kapsayabilir. Kadınlarda ise genelde saçların seyrekleşmesi şeklinde bir saç dökülmesi görülür.

Saç dökülmesi neden olur?

Saç dökülmesinin nedenleri arasında kişinin yaşadığı stres, ameliyat, doğum, ateşli hastalıklar, şeker hastalığı, aşırı zayıflama, alkol, protein eksikliği, karaciğer yetmezliği, yapılan şok diyetler yer alır.

Saç dökülmesini engellemek için neler yapılabilir?

-Protein ağırlıklı besinler tüketilmelidir.
-Saça ve saç dersine zarar verecek kimyasal ürünler kullanılmamalıdır.
-B vitamini içeren besinler tüketilmelidir.
-Mümkün olduğunca stresden uzak durulmalıdır.
-Sigara ve alkol kullanımı azaltılmalı ya da tamamen bırakılmalıdır
-Karbonhidrat içeren besinlerden uzak durulmalıdır.
-Saçı hergün yıkamakdan kaçınılmalıdır. Bu saç derinizin yağ dengesini bozacaktır.
-A vitamini yüksek miktarda almanız saçlarınızın dökülmesini hızlandırır bu yüzden A vitamini içeren besinlerden uzak durulmalıdır.
-Saç derinizin kan dolaşımını hızlandırmanız saç dökülmesini engelleyecektir. Bu sebeple tırnaklamadan yumuşak hareketlerle saç derinize masaj uygulamalısınız.
-Uzun süre denizde kalmakdan ve uzun süre güneş altında kalmakdan kaçınmalısınız.

Saç dökülmelerini önlemek veya durdurmak için uzman yardımı almanın yanında çeşitli bitkisel kürler ile masajlardan da yaralanılabilir. Özellikle erkeklerdeki saç dökülmeleri başladığı anda tedbir alınmaz tedaviye başlanılmaz ise dökülen saçlar kalıcı saç dökülmesi ile sonuçlanabilir.

Read more >>

Hormon Tedavisinin Zamanlaması

18 Mayıs 2010 Salı 0 yorum
Hormon Tedavisinin Zamanlaması Neden Önemli?
Bu iyi bir soru ve bu soruyu cevaplamak için koroner kalp hasta­lığının (CHD) biyolojisine ilişkin temel bir bilgi gereklidir. Özet­le, CHD’ye kalbi besleyen koroner damarların daralması neden olur. Her kas gibi kalp de sürekli oksijen ve besin tedarikine ihti­yaç duyar, bunlar da kalbe koroner damarlardan kanla taşınır. Bu damarlar kolesterol ve yağ birikintileriyle tıkandığında veya daral­dığında ve kalbe yeterli kan sağlayamadığında sonuç CHD’dir.Ne Kadar Riskli?

VVHI’nın östrojen artı progestin tedavisini 5,6 yıl alanlarda ko-roner kalp hastalığı riskinin yüzde 24, meme kanseri riskinin yüzde 24 ve yumurtalık kanserinin yüzde 58 arttığını duydu­ğunuzda, bu oranlar büyük, korkutucu ve kafa karıştırıcı gel­mektedir. Bu sonuçların sizin için anlamı nedir? Bu soruyu ce­vaplamak için riskleri görmenin iki yolu olduğunu anlamak önemlidir görece riskler ve kesin riskler.
Tıbbî araştırmalar genellikle görece risk üzerine odaklanır.

Bu, tıp araştırmacılarının bir grup insanı (örneğin belli bir ilacı kullananları) bir başka grupla (örneğin plasebo alanlarla) en yay­gın karşılaştırma yöntemidir. Görece risk, belli bir süre sonunda ilaç alan grupta meydana gelen belli bir hastalık vakası sayısının plasebo alan grupta meydana gelen vaka sayısına bölünmesiyle hesaplanır. Ancak önce, iki grup eşit büyüklükte olmayabilece­ğinden uygun düzeltmeler yapılır.

Elde edilen oran 1,0 ise o za­man eşit şans var demektirhastalık riski bağlamında iki grup arasında bir fark yoktur. Oran 1,0′dan büyükse, örneğin 1,6 ise o zaman ilacı alanların söz konusu hastalığa yakalanma riski yüzde 60 daha fazladır. Oran 1,0′dan düşükse, örneğin 0,8 ise ilacı kullananların söz konusu hastalığa yakalanma riski ilacı kullanmayanlara kıyasla yüzde 20 daha düşüktür. Araştırmacılar VVHI’da östrojen-artı-progestin grubundaki kadınların koroner kalp hastalığına yakalanma olasılığının plasebo grubundaki ka­dınlara göre 1,24 kez daha fazla olduğunu yani yüzde 24 söylediğinde bu istatistik görece risktir.

Riskteki kesin artış (ya da azalma) belli bir süre içinde bir grupta (ilaç grubu) meydana gelen daha fazla (ya da daha az) hastalık vakalarının gerçek sayısının bir başka gruptakine (plase­bo grubu) kıyasla hesaplanmasıdır. İlaç grubunda görülen vaka sayısının alınıp araştırma boyunca plasebo grubunda meydana gelen vaka sayısından çıkarılmasıyla hesaplanır bu hesaplama yapılırken de iki grup eşit büyüklükte olmayabileceğinden uy­gun düzeltmeler yapılır. Bu istatistik görece riske göre kişisel ya da bireysel risk konusunda daha iyi bir görüş sağlar.

Örneğin VVHI’da Östrojen artı progestin, meme kanseri riskini yüzde 24 artırmıştı bu, görece risktir. Ancak Şekil 4.1′den görüleceği gi­bi bu oran mutlak rakamlara çevrildiğinde her yıl bu hormonla­rı kullanan her 10.000 kadında kullanmayanlara göre sadece 8 fazla meme kanseri vakası demek oluyor hormon grubunda 41 kanser vakasına karşı plasebo grubunda 33 kanser vakası.

Bireysel olarak bir kadının bakış açısından herhangi bir ila­cın hormon tedavisi dahil olmak üzere belli bir hastalık üze­rindeki etkisi açıkça bir dereceye kadar görece riskin ne kadar büyük olduğuna bağlıdır. Ancak diğer üç unsura daha çok bağ­lıdır: 1) ilacın kullanılacağı kadın nüfus içinde söz konusu hasta­lığın ne kadar yaygın olduğuna, 2) hastalığın tipik olarak hangi yaşta meydana geldiğine ve en önemlisi 3) başlangıç noktasında (ilacı almaya başlamadan önce) söz konusu hastalık bağlamında kişisel riskin ne olduğuna. Şimdi sırasıyla bunlara bakalım. 1. Hastalık ne kadar yaygın? Yaygın bir haftalığa ilişkin riski bel­li bir oranda artıran bir ilacın, nadir bir hastalığa yakalanma ris­kini aynı oranda artıran bir ilaca göre bif kadının sağlığı üzerin­deki etkisi çok daha büyük olacaktır. nadir görülen hastalık daha yaygın görülen hastalığa göre daha ölümcül olsa da böyle­dir.

Farazi bir örnek bu noktanın anlaşılmasına yardım edebilir. Tipik bir 50 yaşındaki kadının beş yıl içinde “X hastalığına” ya­kalanma olasılığının 10′da 1 olduğunu varsayın. Bu riski iki kat artıran başka bir deyişle riski yüzde 100 artıran bir ilaç, söz konusu tipik kadının riskini 5′te 1′e çıkaracaktır; bu, korkutucu bir olasılıktır. Şimdi de tipik bir 50 yaşındaki kadının beş yıl için­de “Y hastalığına” yakalanma riskinin 100′de 1 olduğunu varsa­yın.

Bu riski iki katına çıkaran bir ilaç riski 50′de Te çıkaracak­tır hafife alınacak bir şey değil, ama X hastalığına dair senaryo­ya göre daha az korkutucu. Bu nedenle belli bîr tedavinin belli bir hastalık riskini artırdığını ilan eden gazete haberlerini okudu­ğunuzda paniğe kapılmadan önce, öncelikle söz konusu hastalı­ğın ne derece yaygın ya da nadir olduğunu düşünmeniz gerekir.

Read more >>

Doğal Güzellik ve Bakım Reçeteleri

0 yorum
Yaşlanmayı Geciktiren Zencefilli Formül
Malzemeler
8 adet limon
2 bardak soğuk su
1/2 avuç zencefil
Nane ve Fesleğen

Yapılışı
Limonlardan ikisinin kabugunu rendeleyin. Kalan limonları sıkıp iki bardak soğuk suyla karıştırın. Zencefili de koyup rendeleyin. Hepsini bir sürahiye doldurun. İçine istediğiniz miktarda nane serpin. Sürahiyi geceden buzdolabına koyun. Sabahları içine bal ya da tatlandırıcı katarak içebilirsiniz. (sayfa:154)

Kistlerin Temizlenmesi İçin Şurup
Malzemeler
1 kg bal
1 lt kırmızı üzüm şarabı
7 sap aloevera
Yapılışı
Malzemeleri bir cam kavanoza koyun, ağzını sıkıca kapatın. Kavanozu da ışık almaması için siyah bir kavanoza koyun. On gün bekletin. Kavanozun tersini çevirin, on gün daha bekletin. Sonunda tentürdiyot gibi olur ve vücutta antiseptik etkisi yapar.

Read more >>

Hastalık Nedir

0 yorum
HASTALIK NEDİR?
Hastalıkla ilgili toplumda ve geleneksel tıpta çok yanlış bir tanımlama vardır. Hastalıklara en büyük düşmanımız, yenmemiz ya da kurtulmamız gereken bir şey gözüyle bakarız. Bu bakış açısını ‘Kanserle Nasıl Savaşılır?’ gibi başlıklarla tüm dünyada yayınlanan birçok kitapta görebilirsiniz.

Aslında hastalık, bedenimizi korumak için beynimiz tarafından organize edilen tutarlı bir mekanizmadır. Elbette bu savunma mekanizması yüzde yüz sonuç vermez ve bazı hastalıkların sonucunda ölebiliriz. Ancak doğru yaklaşım hastalıkla savaşmak değil, şifrelerini çözerek (yani hastalığa neden olan duygusal/zihinsel kalıpları anlayarak) iyileştirme yöntemini bulmaya çalışmak olmalıdır.

Başka bir deyişle hastalık, bedeninizi istila ettiği için bir an önce defetmeniz ya da yenmeniz gereken bir düşman değildir. Tam tersine varlığınıza ait bir parçanızın acı çeken kısmıdır. Bugüne kadar görmeyi reddettiğiniz ya da henüz keşfetmediğiniz gerçek doğanızın bir parçası. Kendi gerçeğinize uygun bir yaşam sürmediğinizin de çok açık göstergesidir hastalık. Aslında bedeninizin ilgi ve şefkate ihtiyacı olan kısmı hastalanır.

Gerçek iyileşme, hastalıktan kurtulmaya çalışmaktan vazgeçtiğinizde mümkündür. Bunun yerine onu sevgiyle kucaklayıp bedeninizin hasta olan kısmını kalbinizle sarmalarsanız, o an kendinizle de derin bir sevgi bağı kurmuş olursunuz. Daha önce bağlantı kurmadığınız kendi benliğinizin bir parçasıdır bu. işte o andan itibaren iyileşme başlar.

Read more >>

Fesleğen

0 yorum
Fesleğen (Ocimum)
italya’nın bazı bölgelerinde, eş arayan erkeklerin hala yaka larına fesleğen filizi taktığını biliyor muydunuz?
Hikayesi Nedir?

Fesleğen nane familyasına (Lamiaceae) ait bir ottur. İsmin kökeni Yunancadır ve anlamı “krallık” tır. Fesleğen, şekil, boyut ve renk olarak birçok farklı türde bulunur. Geniş yapraklı italyan tatlı nanesi, ince yapraklı çalı, Taylandlı, limon ve Afrikalı mavi pişirilen en yaygın türleridir.

Fesleğenin kökeni Hindistan’da 4.000 yıl öncesinde bulunabilir. Fesleğen, antik Yunanlılar tarafından “Kralların Otu” olarak adlandırıldı. Asya, Mısır ve Akdeniz çevresinde de bulunmaktadır. Bazı insanlar, fesleğenin, isa’nın tabutu etrafında yetişmiş bulunduğuna, Roma’ya götürüldüğüne ve Avrupa’ya yayıldığına inanır. Bu yaprak 16.yüzyıl İngilteresi’nde popüler oldu ve îngiliz kâşifler tarafından Kuzey Amerika’ya götürüldü.

Fesleğen Nerede Yetişir?
Fesleğen ticari olarak, Yugoslavya, Hindistan, Meksika, italya, İsrail, Türkiye ve Birleşik Devletlerde yetiştirilir. Birleşik Devletler içerisinde ana üretici Kalifornivadırştirilir.

Güçlü antioksidan özelliklere sahip fenol bileşenler olan rosemarinic ve caffeic asit acısından zeneindır. Fesleğen, orientin ve vicerm fitokimyasalları; hücreleri hasardan koruyan flavonoidler; anti bakteriye! özelliklen olan kâfur ve 1,8sineyoI gibi volatiîe yağlan ve beta karoten gibi karotenoidler içerir.

Fesleğen, birçok basit tarifte yer alır. Ağızdaki bir yaranın üstüne konulan fesleğen yaprağı ağrıyı azaltabilir. Ağrıyan disetlerinizi, sekız fesleğen yaprağını bir su bardağı suda kaynatarak yaptığınız çayla tedavi etmeyi deneyin. Çavı sık sık disetlerinizde gezdirin. On fesleçen yaprağının sıvısıyla kulak ayrısını tedavi edin: Bir damlalık vardımıyla bir ya da iki damlayı kulak kanalınıza uygulayın. Saç dökülmesi veya kepeklenmeye karşı, kafatasmıza fesleğen yağıyla masaj yapm.

Bir saat sonra, saçınızı soğuk suyla yıkayın. Su ve kaya tuzuyia karıştırılmış ezilmiş iki, üç fesleğen yaprağı hazımsızlık sorununu giderebilir. Sıcak ya da soğuk içebilirsiniz. Fesleğen yaprağı sıvısı ve baldan yapılmış karışımdan bir kaşık içmek kısılmış sese iyi gelebilir. Hiç olmadı, lezzetli bir içecek içmiş olacaksınız. Fesleğen sıvısı kaşıntıya da iyi gelebilir. Sorunlu bölgeye sıvıyla masaj yapın. Fesleğen ayrıca mükemmel bir haşarat defedıcıdır.

KALP SAĞLIĞI: Tavşanlar üzerinde yapılan bir çalışma, alkol
ve suyla karıştırılmış fesleğen tüketildiğinde, hücrelerin yağlı bileşenlerinin baskıya maruz bırakıldığında eskisi kadar kolay zarar görmediğini, böylece dolaşımı düzenlediğini ve kalp rahatsızlığı riskim düşürdüğünü gösterdi. Başka bir hayvan deneyi, kalp krizi geçirmiş ve fesleğenle tedavi edilmiş farelerin, kalp krizi geçirmiş ve fesleğenle tedavi edilmemiş farelere oranla, kalp dokularında daha az hasar olduğunu gösterdi.

ANTÎADEZYON: Fesleğenin, kırmızı kan hücrelerindeki bir bileşen olan trombositi daha az “yapışkan” kanın pıhtılaşma şansını düşürebilecek bir duruma getirdiği kanıtlandı.
IMMUN REAKSİYON: Fesleğen ile beslenen fareler, alerjen lere karsı bağışıklık reaksiyonlarında azalma olmuştur.

ANTİ BAKTERİYEL ÖZELLİKLER: Fesleğen yağının, antibiyotiğe dayanıklı türlere kars? bile, güçlü anti baktenyel özelliklere sahip olduğu kanıtlandı. Özellikle mevve ve sebzelerde bulunan zararlı bakterilerin öldürülmesinde etkili olduğu keşfedildi. Bir dahaki salata siparişinizde, bol bol fesleğen isteyin.
Fesleğen ile İlgili İpuçlar

SEÇİM VE SAKLAMA:
• Parlak yeşil renkteki, kahverengi veya sarı beneklen olmayan
yapraklan secin.
• Fesleğen sadece buzdolabında sadece birkaç gün saklanabilir. 9 Kesilmiş sapları suya koyun ve pencere kenarına bırakın. Filizler bir hafta ya da daha uzun süre taze kalacaktır.
Fesleğenleri parafinli kâğıtlara sann ve dondurun. Yapraklar kararacaktır ama hoş kokusu ve lezzeti kaybolmayacaktır.
Taze fesleğen yapraklan hava geçirmez kabın içinde zeytinyağına bulanabilir ve buzdolabında iki aya kadar muhafaza edilebilir.
• Serin, karanlık ver kuru bir yerde saklandığında kurutulmuş fesleğen altı aya kadar bozulmadan durabilir.

HAZIRLAMA VE SERVİS ÖNERİLERİ:
• Pişirme sürecinin yalnızca son birkaç dakikasında yaprakları ekleyin.
• Taze fesleğeni temizlemek için soğuk suyla yıkayın.
5 Yapraklan sigara şeklinde sıkıca sararak, istediğiniz boyutta kesin.
Basit ve lezzetli bir salata hazırlamak için, bir dilim domatesin üzerine mozzarella peyniri ve taze fesieğen yaprağı yerleştirin.
• Domates çorbasına, kızartma ve makanıa üzerine, servis etmeden kısa süre önce fesleğen ekleyin.
• Fesleğen sapları, tat vermesi için zeytinyağı ve sirke şişelerine konabilir.
Servis:20 adet (bir seıvisl/8 su bardağı) • Hazırlama süresi: 10 dakika
Bu tarif 4 adet enerji deposu yiyecek içerir.

MALZEMELER:

1 su bardağı saf zeytinyağı
Vı çay kaşığı deniz tuzu
1 su bardağı Parma peyniri, rendelenmiş
1 çay kaşığı karabiber
3A su bardağı kavrulmuş şamfıstığı
8 su bardağı taze fesleğen, doğranmış
5 diş taze sarımsak

HAZIRLANIŞ:
Bütün malzemeleri soğutun. Peynir, tuz ve biber dışındaki bütün malzemeleri mikser veya mutfak robotuna koyun; akıcı sos kıvamı alana kadar karıştırın. Peyniri ekleyin, akıcı hale gelene kadar karıştırın. Tuz ve biberi ekleyin. Bütün haldeki taze fesleğen yapraklarıyla süsleyin. Hemen servis edin. Soğutulmuş olarak saklanabilir ama rengi ve tadı zamanla kaçacaktır.

BESİN ÖĞELERİ:
Kalori: 150; Toplam yağ: 15gr. ; Doymuş yağ oram: 3gr. ; Kolesterol: 3mg. ; Sodyum: 75mg. ; Toplam karbonhidrat: 3gr. ; Lif: lgr. ; Şeker: Ogr. ; Protein: 3gr.
* 2/3 su bardağı pişmiş makarna + 1/8 su bardağı sos— 320 kalori

Read more >>

Patates Diyeti

0 yorum
Bu diyette haftalık ortalama kilo verme 5 ile 6 kilo arasındadır. Günlük alınacak kalori ise 600 Kcal’dir. Uygulama olarakda tekrarlı olarak uygulanmamalıdır, yani en fazla 1 kere uygulanmalıdır.

Genel bir diyet(zayıflama) yöntemi olarak diyetisyenler tarafından tercih edilmeyen bu düşük kalorili diyettir.

Patates diyetinin günlük menüleri ise şöyledir;

1.GÜN
Sabah : 2 orta boy patates (haşlanmış)
Öğle : 2 orta boy patates (haşlanmış)
Akşam : 3 orta boy patates (haşlanmış)

2.GÜN
Sabah : 2 orta boy patates (haşlanmış)
Öğle : 2 orta boy patates (haşlanmış)
Akşam : 2 orta boy patates (haşlanmış)

3.GÜN
Sabah : 2 orta boy patates (haşlanmış)
Öğle : 2 orta boy patates (haşlanmış)
Akşam : 3 orta boy patates (haşlanmış)

4.GÜN
Sabah : 1 elma, 2 mandalina
Öğle : 2 orta boy patates (haşlanmış)
Akşam : 2 but tavuk ızgara, haşlama, yeşil salata (1 tatlı kaşığı sıvı yağ)

5.GÜN
Sabah : 1 elma, 2 mandalina
Öğle : 1 elma 2 mandalina
Akşam : 2 porsiyon balık ya da bonfile, karışık salata

6.GÜN
Sabah : 1 elma, 2 mandalina
Öğle : 1 elma 1 portakal
Akşam : 2 porsiyon balık veya bonfile (karışık salata, 1 tatlı kaşığı sıvı yağ)

7.GÜN
Sabah : 1 elma, 2 mandalina
Öğle : Patates salatası, yeşil soğan ve 1 tatlı kaşığı sıvı yağ
Akşam : 3 yumurta teflon tavada, yeşil salata

Tekrar bir uyarı vermek gerekirse Patates diyeti diyetisyenler tarafından tercih edilmeyen düşük kalorili bir diyettir ve 1 defadan fazla uygulanmamalıdır.

Read more >>

Sağlıklı Zayıflama İçin Kahvaltı

0 yorum
- Kahvaltı öğrenme ve kavrama yeteneği üzerinde etkilidir:
-Yetişkinler ,kahvaltı yapamamanın neden olduğu
olumsuz durumlardan çocuklara göre daha az
etkilenirler

Bebekler , okul çağı çocukları ve gençler için
sabah öğünü çok önemlidir.
Çünkü kahvaltı ,çocukları öğrenmenin zorluklarına
karşı hazırlar.Düzenli kahvaltı yapan çocuklar,okulda daha
başarılı olmaktadırlar Çünkü sabah. saatlerinde
okuma ,yazma ,aritmetik gibi temel öğrenme becerileri genellikle güçlenmektedir
Beslenme ve diyet uzmanları ,sabah kahvaltı yapmadan güne başlandığında oluşan açığın öğrenme üzerindeki olumsuz etkilerine dikkat çekerek konsantrasyonun ,problem çözmenin ve kas koordinasyonunun azaldığını belirtmektedirler.
Bu durum ,özellikle çocuklar üzerinde olumsuz etki yapmakta ve eğer düzeltilmez ise öğrenme yetenekleri gittikçe gerileyecektir..

Ayrıca;
2-Kilo kontrolü:
Düzenli ve güne başlarken yapılan kahvaltı hem enerjik olmayı sağlayacağı, gibi metabolizmanın düzenli ve hızlı çalışmasına yardımcı olacaktır.Bu şekilde kilo kontrolü sağlanacak ve vücut kendi dengesini kuracaktır.

3-Kolesterol ve kalp hastalığı riskini düşürür:
Düzenli kahvaltı yapanlar, öğle öğününü daha az aç başladıkları için gün boyunca daha az oranda yağ tüketmektedirler.
Kahvaltı yapanlarla kıyaslandığında ,yapmayan kişilerin kan kolesterol düzeylerinin daha yüksek olduğunu gösteren bulgular vardır.

Güne enerji dolu bir başlangıç yapmak için,
1 - Erken kalkın( 10 dk yeterli olacaktır)
2 - Kahvaltı için gerekli malzemeleri satın alın (Peynir,zeytin,domates,reçel, müsli cornfleks,süt, meyve , meyve suyu vb)
3 - Kendinize uygun kahvaltı şeklini belirleyin (klasik kahvaltı, müsli,tostvb)
4 - Herhangi bir ev dışı veya şehir dışında iseniz planınızı bu doğrultuda yapın ve kahvaltınızı düzenleyin ,
5 - Eğer bir sağlık sorunu, ile karşı karşıya iseniz mutlaka bir beslenme ve diyet uzmanından destek alın
6 - Kilo alma vb kaygılar yaşıyorsanız, krema,krem peynir, yağlı peynir,tereyağ vb yağ içeriği yüksek kahvatılıklardan uzak durun.Bu şekilde hem kolesterol yükselmez ,hem de kilo kontrolü sağlamış olursunuz.

Read more >>

Obezitenin İlaç Tedavisi

0 yorum
İlaç tedavisinde yöntem:
1. Yağ depolanmasını engellemek (iştahı kesmek, yağ emilimini azaltmak)
2. Yağ kullanımını artırmak olmalıdır (termogenezi artırmak, lipolizi artırmak)

İştah kesiciler:
Hem katokolaminerjik hem de serotoninerjik yolla İştahı ke­sen sibutramindir.
Yağ emilimini azaltanlar: Orlistat gastrointestinal lipazı inhi-be ederek bağırsaktan trigliserit hidrolizini azaltır, yağ emilimi­ni azaltır ve kilo vermeye neden olur.

Termogenez artışı:
Sempatik sinir sistemi aktivasyonu veya oksidatif fosforilasyon artışı sayesinde sağlanabilir. Efedrin adrenerjik etkili termojenik bir ilaçtır kafein ise bu etkisini potan-siyelize eder. Sibutramine noradrenalin geri alımını azaltarak termogenezi artırır.

İlaç tedavi endikasyonu nedir?
Obezitede ilaç tedavi endikasyonu vücut kitle indeksi >30
olduğu zaman veya vücut kitle indeksi >27 ve ilave hastalık veya risk faktörü olduğu zaman düşünülür.
İlaçların güvenliği konusunda, FDA onayı var mıdır? Orlistat ve Sibutramine için FDA onay vermiştir.

Uzun süreli kullanımda yan etkisi görülmüş müdür?
Xendos çalışmasında 4 yıl, günde 3 kez 120 mg kullanılma­sına rağmen ciddi bir yan etki görülmediği bildirilmiştir.

Yan etkileri nelerdir?
Yağlı dışkı
Defakasyon şıklığında artış Yağlı lekelenme Ani dışkılama gereksinimi Gaz çıkarma Dışkı kaçırma Gazla birlikte sızıntı Akışkan dışkılama Sulu dışkı
Bu yan etkiler diyetteki yağın %30 altına çekilmesi ile orta­dan kalkabilir.
Yağda eriyen vitaminleri azaltır mı?
Genellikle referans değerlerin altına düşürmemekle birlikte bu açıdan ilave vitamin verilebilir. Vitamin verilecekse en az 2 saat arayla verilmelidir.

İlaç etkileşimi var mıdır?
Siklosporin ile etkileşebilir.
Kontrendikasyonları nelerdir?
-Kronik malabsorbsiyon
-Kolestaz
-Gebelik ve laktasyon (veri yok)
Sibutramine hakkında ayrıntılı bilgi verir misiniz?
-Selektif serotonin ve noradrenalin geri alımını inhibe eder
-Serotonin ile tokluk hissi yapar, NA ile sempatik sinir siste­mi yoluyla termogenezde artış ve gıda alımında azalma yapar
-Sitokrom p-450 enzimi ile karaciğerde metabolize olur
-Kilo verdirici etkisi doza bağlıdır
-Bir yıllık kilo kaybı ortalama %6-10 arasıdır
-Sabah alınan tek doz tüm gün boyunca etkili olur
-İnilen kiloda kalınmayı da sağlar
-Tedavi ile trigiserit, insülin, c-peptid, ürik asit düzeyleri düş­müştür
-HDL kolesterol düzeyleri artmıştır
-Bağımlılık yapmaz
-İlk 3 ayda 3 kg’dan az kilo kaybı olanlarda ilaç fayda etme­yecektir
-İlk 4 haftada 2 kg’dan fazla zayıflayanlarda etkili olacak de­mektir.
Sibutramine’in yan etkileri nelerdir?
Ağız kuruluğu
Anoreksi
İştah artışı
Konstipasyon
Uykusuzluk
Baş dönmesi
Gerginlik
Taşikardi
Ciltte döküntü
Bulantı
Hipertansiyon
Terleme

Read more >>

Kolori Nasıl Yakılır.?

0 yorum
Yalnızca yaşam biçiminizde birtakım değişiklikler yaparak güvenli ve sağlıklı bir biçimde zayıflayabilirsiniz.. Bunu nasıl mı yapacaksınız? İşte Öneriler:

Özel besinler almadan, fiyatı yüksek diyet kulüplerine gitmeden yalnızca yaşam biçiminizi değiştirerek güvenli bir biçimde kilo verebilirsiniz.

1- Şişmanlamanın en önemli sebeplerinden biri yemek aralarında atıştırmaktır. Atıştıracağınız vakitlerde bol bol su için.

2- Buzdolabınızda kolorisi yüksek fazla yiyecek olmasın. Bu şekilde hem masrafınız olmaz hem de sizi atıştırmaya yönelten neden ortadan kalkar.

3- Bol bol uyuyun. Böylece, yemek yiyerek alacağınız enerjiyi uyurken almış olursunuz.

4- Alkol,sigara ekmek ve karbonhidrat içeren yiyeceklerden mümkün olduğunca uzak durun.

5- Karanlık mekanlarda bulunmamaya ve akşamları 1 saat önceden uyumaya gayret gösterin. Eğer akşam yatmadan dizi film izlemek istiyorsanız karanlık bir ortamda değil, aydınlıkta izleyin.

6- Her sabah kahvaltı yapın. Kahvaltı yapmak size gün içinde tüketeceğiniz enerjiyi verecektir ve öğle vaktinde fazla acıkmayacaksınız.

7- Öğün aralarında yemek yeme arzusu uyandığında, sevdiğiniz bir müziği dinleyin. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, müzik dinlediğinizde de sevdiğiniz bir yemeği yediğinizde de beyninizin aynı bölgesi uyarılıyor.

8- Kesinlikle ayakta hiçbir şey yemeyin.

9- Her gün mutlaka yeşil çay için. Araştırmalara göre, yeşil çay içmek vücuttaki kalorilerin yakılmasında çok faydalı. Günde üç bardak yeşil çay içmeye gayret gösterin.

10- Yediğiniz yemeğe adapte olun. Televizyon izlerken, bir şeyler okurken veya e postanıza yanıt verirken yemek yemeyin.

11- Dışarı çıkın. Günde en az yirmi dak. dışarıda oturmaya veya yürüyüş yapmaya gayret edin. Zira gün ışığı yeme isteğinizi kontrol etmenizi sağlar

12- Sağlıklı yiyecekler tüketin. Dışarıda yemek yediğiniz vakit çocuk mönüsü veya sossuz salata isteyin.

13- Kendinizi aşırı zorlamayın. Diyet programınızı yaparken bin iki yüz kalorinin altına düşmemeye gayret edin.

14-Eviniz bahçeliyse bahçe işleriyle uğraşın. Bir saat bahçe işiyle uğraşmak 500 kalori yakmanız anlamına gelir.

15- Merdivenleri asansör ile çıkmak yerine merdivenden yürüyerek çıkın.

16- Ev işi yaparak da kalori yamanız mümkün. Ufak tefek ev işleriyle uğraşın.

17- İp atlayın. Bu harika bir egzersizdir ve diğerlerinden çok daha eğlencelidir.

18- Sık sık yiyin ama az yiyin.

19- Eğer çikolatayı çok seviyorsanız, her akşam küçük bir parça çikolata yiyin.

20- Kendinizi strese sokmayın, her şeyin beyinde başlayıp beyinde bittiğini unutmayın.

Read more >>

1400 Kalorilik Diyet Programı

0 yorum
Dünyada en zor şey bir insanın sevdiği şeylerden, zaaflarından uzak dur­maya çalışmasıdır. Bu yüzden fazla kilo problemi olan birisinin, pasta, çi­kolata, içki, hamur işleri gibi yemekten zevk aldığı gıdalardan bir anda vaz­geçip, haşlamalar ve sebzelerden oluşan bir dieti kolaylıkla uygulamasını beklemek yanlış olur.

Bir diyet planı seçmenin en iyi yolu; öncelikle yemek alışkan­lıklarınız, zayıflıklarınız (tatlı­lar gibi), kalori hesabı ve kaç kilo vermek istediğiniz gibi konularda bir karara varmanızdır. Eğer seçtiğiniz diyet programından hoşnut değilse­niz ve değiştirmek istiyorsanız bilin ki sizi tu­tan hiçbir şey yok. Aşağıdaki yemek alışkanlık­ları ile ilgili noktaları dikkatli okuyun ve kendi­nize karşı dürüst olup size uyan bir tanesini se­çin. Unutmayın takip etmesi en kolay diyet, yaşam tarzınıza en uygun programı içeren diyettir.

- Eğer vermek istediğiniz kilo fazlaysa kendini­ze pek de ağır olmayan bir diyet programı seç­melisiniz. Örneğin düşük karbonhidrat diyeti sizin için İyi bir seçim olacaktır çünkü uzun sü­re devam etmeniz gerekecektir.

- Eğer tatlıya düşkünseniz içinde hoşunuza gi­decek sürprizler bulunduran bir diyet progra­mı seçin. Böylece kaytarmanıza da gerek kal­mayacaktır.

- Gün İçinde atıştırmayı seviyorsanız 5 Öğün­lük bir program sizin için uygun olacaktır.

- Eğer ekmek, patates gibi nişastalı besinler tercihiniz ise düşük kalorili bir diyet deneyin.

- Eğer sürekli dışarıda yiyorsanız restoranların vejeteryan ya da diyet menülerine uygun, düşük kalorili bir program sizin için uygun ola­caktır.

- Vermek istediğiniz kilo 7 İle 10 arasındaysa 1000 kalorilik bir rejim seçin.

- Alkollü veya kalorili içeceklerden hoşlanıyor­sanız buradaki yüklenmeyi karşılamak için dü­şük kalorili yemek programı ve sürprizler bu­lunduran bir program takip etmelisiniz.

- Eğer değişik tatlar ilginizi çekiyorsa kalori he­sabı yapmak sizin için en doğrusu olacaktır. Böylece sınırlarınız içinde istediğinizi yiyebilir­siniz.

- Çok miktarda sebze ve meyve tüketiyorsanız düşük kalorili diyet programı sizin için uygun­dur.

- Eğer sizi endişelendiren görünümünüz değil de sağlığınız ise yine düşük kalorili diyet prog­ramını denemenizi tavsiye ederiz.

1400 Kalorilik Diyet ProgramıBaşarıya ulaşan rejimler size daha başka rejim­lerin yol göstericiliğini yapar, örneğin 1400 kalorilik bir diyet programı ve düşük karbon­hidrat planı size günün Öğünleri hakkında bir fikir verebilir veya kahvaltı, Öğle ve akşam ye­meklerini karıştırmak ya da karşılamak açısın­dan yardımcı olabilir. Kalori karbonhidrat ve şişmanlarla besinler hakkında bilgi almak İçin sitemizin ilgili bölümündeki tabloya bakabilirsiniz, böy­lece kendi yaşam tarzınız ve damak zevkinize uygun seçimler yapıp bir liste oluşturabilirsiniz. Eğer iradenizi kısa sürede güçlendirirseniz kolayca kilo verebilirsiniz. Unutmayın ki tek yol kendinizi; en doğru, uygun ve sağlıklı yemek alışkanlığını edinmek için geliştirip eğitmektir.

1400 KALORİ DİYETİ

1400-1500 kalorilik bir diyet programı, kilo vermeniz için yeterli ve olabilecek en yüksek kalorili diyettir. Bu diYet 1000 kalorilik ağır di­yetlere oranla daha uzun sürede kilo vermenizi sağlayan bir diyettir. Eğer 10 kilonun üzerinde bîr hedefiniz varsa ve hareketli bir yaşam sürü­yorsanız veya fazla miktarda yemeğe alışmışsa-nız bu program sizin için en uygun olanıdır, özellikle de fazla aç kalmaya tahammülünüz yoksa… Yüksek kalorili bir diyet programı ile zengin bir menüye sahip olursunuz. İşte sizi derinden sarsacak yaklaşık 1400′er kalorilik 3 menü.

Listelere ilave olarak günde 560 mi. yağsız ve­ya 280 mi. normal süt ve 25 gr. düşük kalorili yağ tüketme izniniz vardır.

LlSTE 1

Kahvaltı
115 mi. portakal suyu
3 yemek kaşığı süt ile karıştırarak tavada hazır­lanmış yumurta
1 dilim kızarmış kepek ekmeği Çay ya da kahve (şeker yerine tadlandırıcı kul­lanmanızı tavsiye ederiz)

Öğle Yemeği

Küçük bir kase sebze çorbası
115 gr. düşük kalorili garnitürle 115 gr. ton balığı ,
Dilediğiniz kadar salata
1 dilim çavdar ya da kepek ekmeği
Çiğ havuç
25 gr. peynir :
Çay ya da kahve

Akşam Yemeği

225 gr. haşlanmış veya kızarmış tavuk
85 gr. brokoli
85 gr. taze fasulye
55 gr. yağsız makarna (yoğurt ile)
Bol salata
Bir dilim kavun
Çay ya da kahve

LİSTE 2

Kahvaltı

1/2 greyfurt
25 gr. şekersiz yulaf ezmesi
25 gr. kuru üzüm
Çay ya da kahve
Öğle Yemeği
1 dilim jambon veya salam, 1 ince dilim peynir ve lettuce ile hazırlanmış sandviç Herhangi bir sebze veya salata
Küçük porsiyon meyve Çay ya da kahve

Akşam Yemeği

170 gr. balık (kızartılmayacak)
2 küçük haşlanmış patates 115 gr. yeşil sebze
1 dilim kepek ekmeği 25 gr. çedar peyniri Taze meyve Çay ya da kahve

LÎSTE 3

Kahvaltı

140 mi. normal yoğurt
1 kayısı
2 adet ceviz Çay ya da kahve

Öğle Yemeği

55 gr. yağsız biftek yanında düşük kalorili gar­nitür Salata
1 katı yumurta
2 dilim kepek ekmeği Çay ya da kahve

Akşam Yemeği

85 gr. yağsız fırında pişmiş dana eti
200 gr. finnda patates
Düşük kalorili garnitürlerle karıştırılmış salata
Çay ya da kahve
1400 kalorilik bir diyet programında bu kadar güzel ve çok yiyebilecek olmak şaşırtıcı değil mi?

Read more >>

Diyet Yaparken Yapılan Hatalar

0 yorum
Sürekli diyet yaptığınız halde bir türlü zayıflayamıyor musunuz? İşte buna neden olabilecek yanlışlar..

Hızlı diyetlere güvenmek

Bir haftada on kilo zayıflayacağınızı vadeden hiç birşey yemediğiniz sadece greyfurt ya da lahana içeren diyetlere aldanmayın. İlk önce yemediğiniz için zayıflıyor gibi görünseniz de gerçekte, yalnızca birkaç kalori ile beslendiğiniz için metabolizmanız yavaş çalışmaya başlar. Diyet bittiğinde vücudunuz kalorileri az yakar ve verdiğinizden daha kısa sürede kilo alırsınız.Kahvaltı etmemek
Sabah kahvaltı etmemek birkaç kalori az almanızı sağlıyor gibi görünse de gün boyunca sürekli açlık hissedersiniz. Bu sebeple sürekli işyerinizde ya da evde kalorili şeyler atıştırırsınız. Sadece yüksek protein ve lif içeren iyi bir kahvaltı gün boyu aç hissetmenizi önleyebilir. Araştırmalara göre her sabah kahvaltı eden insanlar diğerlerine göre çok daha sağlıklı.

Sık atıştırmak

Her öğününüzde yediklerinize dikkat ediyor olabilirsiniz ancak ara öğünlerde gereksiz şeyler yiyor olabilirsiniz. Masanızın üstünde koca bir dilim ekler varsa, çubuk dondurmadan vazgeçmiyorsanız ya da ofis partilerinde ikram edilen kekten mutlaka bir dilim yiyorsanız zararlı çıkan siz olursunuz. Beslenmenize bir bütün olarak dikkat etmelisiniz.

Çok fazla çerez yemek

Dikkat etmeden yediğiniz cips gibi kızartılmış atıştırmalıklar bel çevrenizin kalınlaşmasına sebep olur. Bazı kişiler açlıklarını bastırmak için çok fazla yer. Bu tür yiyeceklerin yerine özellikle protein bakımından zengin fındık, badem, ceviz gibi kuruyemişler tüketmek metabolizmanızın hızlı çalışmasını sağlar. Araştırmalarda bunları tüketenlenlerin diğer cips gibi şeyleri yiyenlere göre daha zayıf oldukları da belirlenmiş.

Çok fazla az yağlı yiyecek yemek

Düşük yağlı yiyecekler diyette önemlidir ancak düşük yağlı demek düşük kalorili demek değildir. Eğer tabağınızda düşük yağlı bir kek varsa düşük kalorili olduğu anlamına gelmez. En iyisi yediğinizin ne kadar yağ, kalori ve şeker içerdiğine de dikkat etmektir.

Çok az su içmek

Bu en çok yapılan en basit diyet hatasıdır. Su, özellikle kalorilerin yakılması için gereklidir. Eğer suyunuzu kurutursanız metabolizmanız çalışmaz yani daha yavaş zayıflarsınız. Her yemekten ya da atıştırmalıklardan sonra mutlaka bol su için.

Süt ürünleri tüketmeme

Süt, peynir, dondurma, yoğurt çoğu diyet yapan kişi için tabudur ancak aslında yararlıdır. Bazı araştırmalara göre vücut yeterince kalsiyum aldığında yağ yakmaya başlar. Vücut kalsiyumdan yoksun olduğunda vücut yağ depolamaya başlar. Kalsiyum vitaminleri yerine süt ve süt ürünleri tüketilmesi daha faydalıdır. Çoğu diyetisyen yağsız veya yarım yağlı süt, peynir ve yoğurt öneriyor.

Araçta yiyip içmek

Yiyeceklerinizi aracınızda yiyecekseniz mutlaka salata türü sağlıklı besinleri tercih edin. Bol kalorili menülerden uzak durun. Eğer bir kere aracınızda yiyip içerseniz bu alışkanlık haline gelebilir, bu yüzden asla denemeyin.

Her gün tartılmak

Her gün tartılmak sizi diyetiniz konusunda umutsuzlaştırabilir. En iyisi haftada bir tartılmak ya da uzun bir diyet döneminden sonra tartılmak olabilir. Tartıda başlangıçtan daha az bir değer gördüğünüzde daha mutlu hissedeceksiniz.

Gerçekçi olmayan hedefler koymak

Birinci haftada beş kilo zayıflamaya çalışıyorsanız hafta sonunda umutsuzluğa kapılarak beslenmenize dikkat etmeyebilirsiniz. Kendinizi cesaretlendirmek ve motive etmek adına gerçekleştirebileceğiniz hedefler koyun. Ne kadar zamanda ne kadar zayıflayacağınızı bilemiyorsanız diyetisyeninizle konuşabilirsiniz.

Egzersiz yapmamak

Egzersiz yapmazsanız verdiğiniz kilolaları almanız daha kolay hale gelir. Eğer egzersiz yaparsanız sevdiğiniz şeyleri daha çok yiyebilirsiniz ve hala zayıflamaya devam edersiniz. Düzenli egzersiz yapmanın anahtarı ise sevdiğiniz egzersize karar vermek ve başlamak.

Read more >>

Üzüm ve Üzümün Faydaları

12 Mayıs 2010 Çarşamba 0 yorum

Üzüm
Hem Tedavi Edici ,Hem de En Besleyici Meyve
Tatil mevsimi diye yazın yorduğunuz, düzensiz, karmakarışık bir beslenme ve yaşama şekliyle çoğu defa aşırı biçimde zorladığınız organizmanızı harika bir meyve olan üzümle “tedavi” edebilirsiniz. Üzüm kürü sayesinde zehirlerden temizleyip, yeniden “doğmuşa” çevirmeniz işten bile değildir onu.Üzüm kürü basit mi basittir ama kendi bildiğiniz gibi öyle gelişigüzel, karman-çorman yerseniz üzümü, kür de kürlükten çıkar, haberiniz olsun.

Üzüm de tıpkı kiraz, armut gibi şekerli bir meyvedir. Bu üzüm şekeri, hiçbir sindirim süreci gerektirmez. Üzümün ve tabii bütün meyvelerin besleyici özellikleri, ihtiva ettikleri şekerden kaynaklanır. Olgunluk ve güneşte kalma süresine göre içinde değişen oranda (yaklaşık % 16) şeker ve mineraller vardır.

Dahası tedavi edicidir
“Üzüm kürü” diye bilinen bu tedavi iyileşme dönemindeki hastalar, zayıflar, kansızlık çekenler için çok yararlıdır.
Günde yarım kilo üzüm yiyerek başlayın küre. Ve bu miktarı yavaş yavaş artırarak günde 2-2.5 kiloya kadar çıkarın. Yiyeceğiniz üzümü günün belli saatlerine dağıtın. Söz gelimi sabahleyin, bir de öğle ve akşam yemeklerinden sonra yiyin. Buna 2 ila 4 hafta devam edebilirsiniz.
Elbette üzüm kürü yaptığınız sürece, fazla kalori almamak için, diğer yediklerinizi azaltmalısınız Kür yapıyorsanız, kabil olduğunca taze, yeni kopmuş ve iyice olmuş üzümleri tercih edin.

Şişmanlarla, şeker hastalarının uzak durmaları gereken bir meyvedir. Ama buna karşılık, spor yapanlar, çocuklar, kansızlık çekenler, sürmenajın eşiğindekiler ve bebek bekleyen anneler için harika bir meyvedir. Yüksek besin değeri ve kolay sindirilmesi yüzünden “Nebati süt” diye nitelendirilir. Bileşimi bakımından ana sütüne yakınd Sadece yağı eksiktir.

100 gr. üzümde 66 kalori vardır. Yâni 100 gr. üzüm; 100 gr. süt, 25 gr. ekmek ve 70 gr. etin sağladığı kadar kalori sağlar size. Ama kalori, üzümün bütün besin değerini yansıtmaz. Üzümde şeker, asit, A, B, C vitaminleri, kalsiyum, demir, iyod, magnezyum, fosfor, potasyum gibi mineraller ve sindirimi kolaylaştıran enzimler vardır. Üzümün dış zarında (kabuğunda) kremor-tartar, asitler, tanen, selüloz, az miktarda protein ve mineraller vardır. Üzüm, meyveler içinde en besleyici olandır.

Read more >>


TOPlist sağlık Hardware